Sezaryen doğum, normal doğumun riskli olduğu durumlarda kullanılan doğum yöntemlerinden biridir. Anne adayına spinal, epidural veya genel anestezi uygulanarak yapılan sezaryen doğumda anne karnına ve rahmine kesi atılmasından dolayı, bu yöntem cerrahi bir müdahale olarak değerlendirilmektedir.
Sezaryen doğum, genel olarak normal doğumun güvenle tamamlanmasının mümkün olmadığı vakalarda tercih edilmektedir. Anne veya bebeği tehdit eden bir durum tespit edildiğinde tıbbi müdahalenin getirdiği riskler de göz önüne alınarak sezaryen doğuma başvurulmalıdır. Risk teşkil eden bu durumlar arasında bebeğin doğum için ideal pozisyonda olmaması, bebeğin ideal ölçülerden daha büyük olması, plasentanın erkenden ayrılması, bebeğin kalp atışlarının düşük olması ve ilk gebeliğin 35 yaşından sonra olması gibi durumlar yer alır. Anne adayının psikolojisinin normal doğumu veya doğum sancısını kaldırabilecek güçte olmaması da sezaryen doğumun tercih edilmesinin sebepleri arasında sayılabilir.
Sezaryen, özellikle Türkiye’de normal doğumdan sonra en sık tercih edilen doğum şekli hâline gelmiştir. 2017 yılının doğum verilerine göre her 100 çocuktan 53’ü sezaryen ile dünyaya gelmektedir. Ancak, Sağlık Bakanlığı ve diğer pek çok uzman, sezaryen doğumun sadece normal doğumun mümkün olmadığı istisnai durumlarda tercih edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Sadece ülkemizde değil birçok ülkede de kadınlar, normal doğuma teşvik edilmektedir. Örneğin, Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Birliği’nin (ACOG) 2008 yılında yaptığı açıklamada 39. haftadan önce isteğe bağlı sezaryen doğum yapılmasının kabul edilen bir durum olmadığı belirtilmiştir.
Anne adayları, sezaryen doğumda normal doğumdaki kadar ağrı ve acı çekmez. Ancak, sezaryen doğumun dezavantajları normal doğuma göre çok daha fazladır. Öncelikle, sezaryen doğumda anestezi gerekli olduğu için anne, vücudunda uyuşukluk hisseder ve dolayısıyla normal doğumun vermiş olduğu hissi yaşayamaz. Karın katları kesi ile tek tek açıldığı için annenin doğumdan sonra iyileşme süreci normal doğuma göre daha uzundur. Bu durum hem hastanede kalış süresini uzatabilir hem de annenin bebekle kuracağı yakın teması da olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, sezaryen doğum cerrahi bir müdahale olduğu için her ameliyatta yaşanabilecek riskler bu ameliyatta da bulunmaktadır. Normal doğumun bir diğer avantajı ise normal doğumda bebeğin akciğerdeki sıvıyı daha kolay atmasıdır. Sezaryen doğumda bu süreç daha uzun sürebileceğinden, bebekte geçici solunum problemleri görülebilir.
Anne ve bebek sağlığını tehdit eden bir durumun olduğu vakalarda, sezaryen doğum hayat kurtarıcı bir operasyona dönüşmektedir. Ancak, acil müdahale gerektirmeyen durumlarda sadece annenin değil doktorun da bu konuda görüşüne başvurulmalı, şartlar normal doğum için uygun değilse sezaryen tercih edilmeli ve süreç hakkında detaylı bilgi alınmalıdır.